1970’lerin sonunda, tıpta devrim yaratmak isteyen üç öncü bir araya gelir: idealist bir hemşire, yenilikçi bir cerrah ve vizyoner bir bilim insanı. Amaçları, kısırlıkla mücadele eden ailelere umut olacak dünyanın ilk tüp bebeğini, Louise Joy Brown'ı dünyaya getirmektir. Ancak bu çığır açıcı girişim, yalnızca bilimsel zorluklarla değil, kilisenin, devletin, medyanın ve tıp otoritelerinin sert muhalefetiyle de karşılaşır. Bu çabalar, etik sorgulamalar, kişisel fedakarlıklar ve toplumun direnciyle şekillenirken, ekip insanlık tarihine damga vuracak bir başarıya doğru ilerler. Cesaret, azim ve insanlığa olan inancı vurgulayan bu hikâye, tıp dünyasındaki bir dönüm noktasını etkileyici bir şekilde ele alıyor.